Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2020/2561 E. – 2020/3634 K. Sayılı ilamı ile tarafların ortak çocuğu olan davacı tanığının, davalı anne ile aralarında husumet olması sebebiyle ifadesine itibar edilemeyeceğine bu sebeple davacı tarafından iddia edilen vakıaların ispatlanmadığına karar vermiştir. Ayrıca eşini köyde yaşamaya zorlayan, kadının yaşadığı evi kadından habersiz satan erkeğin tam kusurlu olduğuna hükmetmiştir. Söz konusu kararın gerekçe kısmı aşağıdaki gibidir;
“Mahkemece, davalı kadının boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle erkeğin davasının kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı kadına yüklenen “Eşini eve almadığı” vakıası tanık M.’in beyanınında geçmekte olup, tarafların ortak çocuğu olan davacı tanığı M.’in davalı ile aralarındaki husumet nedeniyle ifadesine itibar edilemeyeceği, çocuklarına “Sizi bu evden atacağım, çıkaracağım” dediği, evin kilidini habersiz değiştirdiği ve Konya Merkezde bulunan eşyaları habersiz olarak alıp götürdüğü” vakıalarına erkeğin dava dilekçesinde dayanmadığı, “Davalı kadının köyde yaşamak istemediği, bu şekilde kadının birlik görevlerini yerine getirmediği” vakıasının ise, yukarıda 2. paragrafta anlatılan kadının açtığı ve kesinleşin bağımsız tedbir nafakası davasında kadına kusur olarak yüklenilmediği de dikkate alındığında, davalı kadına yüklenebilecek başkaca da kusurlu davranışın bulunmadığı, davacı erkeğin eşi ve evin ihtiyaçlarıyla ilgilenmediği, kadını köyde yaşamaya zorladığı ve kadının yaşadığı Konya’ daki evi kadından habersiz sattığı, bu haliyle erkeğin tamamen kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece davacı erkeğin davasının reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş ve bozmayı gerektirmiştir.
Yukarıda yer alan Yargıtay Kararı’na ilişkin Yapay Zeka tarafından açıklanmış halini aşağıda bulabilirsiniz.
Bu karar, Türk Yargıtay’ın bir hukuk davasıyla ilgili verdiği bir kararın özetini içeriyor. Kararın temel noktalarını değerlendirelim:
- Taraflar arasındaki husumet: Kararda, davacı tanığının davalı anne ile aralarında husumet olduğu ve tanığın ifadesine itibar edilemeyeceği belirtiliyor. Bu, mahkemenin tanıkların inandırıcılığını değerlendirdiği ve bazı ifadelerin dikkate alınmadığı bir durumu gösteriyor.
- Eşin davranışları: Kararda, erkeğin eşini köyde yaşamaya zorlaması, evin kilidini habersiz değiştirmesi ve kadının yaşadığı evi habersiz olarak satması gibi davranışlarına odaklanılıyor. Bu davranışlar, erkeğin kadının haklarına ve evin ihtiyaçlarına saygı göstermediğini gösteriyor ve erkeğin tam kusurlu olduğu sonucuna varılıyor.
- Kusur dağılımı: Mahkeme, davacı erkeğin eşini köyde yaşamaya zorlaması ve evi habersiz satması gibi davranışlarını dikkate alarak, erkeği tam kusurlu buluyor. Bu, boşanma davasında kusur dağılımının nasıl belirlendiğini gösteriyor.
Sonuç olarak, bu karar, kadının haklarını korumak ve eşler arasında adil bir kusur dağılımı yapmak amacıyla verilmiş bir karar gibi görünmektedir. Mahkeme, erkeğin davranışlarının kadına karşı haksız olduğunu ve bu davranışların boşanma kararını etkilediğini kabul etmektedir. Ancak, bu yargı kararı, Türk hukuk sistemi içindeki özel bir dava ve olaya dayanmaktadır, bu nedenle genel hukuki bir değerlendirme yapmak için daha fazla ayrıntı gerekmektedir.