Yakalanan 345,510 Gramlık Esrar Maddesi Yıllık Şahsi Kullanım Sınırları İçerisindedir – Yargıtay Kararı

Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ile uyuşturucu madde ticareti ayrımındaki en önemli kriter yakalanan uyuşturucu maddesinin miktarıdır. Ele geçirilen uyuşturucu maddenin kişisel ihtiyaç sınırını aşacak miktarda olması, uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım amacı dışında bulundurduğunun bariz göstergesidir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin içinde bulunduğu hal ve şartlara, uyarıcı maddenin türüne göre değişiklik göstermektedir. Buna ilişkin olarak Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Bu değerlendirmeler ışığında yıllık kullanım miktarının üzerinde uyuşturucu madde bulunduran sanığın, uyuşturucu maddeyi kullanma amacı dışında bulundurduğu genel olarak kabul edilmektedir. YARGITAY CEZA GENEL KURULU 22.10.2013 Tarih, 2012/10-1335 E. Ve 2013/423 K. Sayılı İlamında 345,510 gramlık esrar maddesinin yıllık şahsi kullanım sınırları içerisinde olduğuna ve uyuşturucu madde ticareti yapıldığına yönelik kesin delil olmayacağına hükmetmiştir. Söz konusu karar;

“Adli Tıp Kurumu tarafından esrar kullananların her defasında bir ila bir buçuk gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebilecekleri değerlendirilmektedir. Yine esrar kullanma alışkanlığı olanların, birkaç aylık ihtiyacı karşılayabilecek miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında ya da kolay ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre esrar kullanan faillerin, olağan sayılan bir süre içerisinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları durumunda, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı, ancak uyuşturucu maddenin ticaret amacıyla bulundurulduğuna ilişkin başkaca somut delil yoksa şahsi ihtiyaç ya da daha az miktarda uyuşturucu madde bulundurulmasının kullanmak amacı taşıdığı kabul edilmelidir.

Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Bir ihbar üzerine yakalanan sanığın üzerinde taşıdığı poşetin içerisinde ele geçirilen kenevir bitkisi dışında, uyuşturucu madde ticareti yaptığı yolunda teknik ya da fiziki takip, tanık beyanı, iletişimin tespiti v.b gibi somut, yeterli, her türlü şüpheden arınmış, kesin ve inandırıcı herhangi bir delil elde edilememesi, uygulamada ilke olarak kabul edilen yıllık uyuşturucu madde kullanım miktarı göz önünde bulundurulduğunda, adli raporda belirtilen 345,510 gramlık esrar maddesinin yıllık şahsi kullanım sınırları içerisinde olması, sanığın uyuşturucu maddeyi satmak için değil kullanmak amacıyla satın aldığı yönündeki aksi kanıtlanamayan istikrarlı savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, uyuşturucu madde ticareti suçunu işlediği şüphe boyutundan öteye geçememektedir.

Yukarıda yer alan Yargıtay Kararı’na ilişkin Yapay Zeka tarafından açıklanmış halini aşağıda bulabilirsiniz.

Bu karar, uyuşturucu madde bulundurma suçlarının cezalandırılmasında önemli bir kriter olan uyuşturucu madde miktarını değerlendiren bir yargı kararıdır. İşte bu kararın ana noktaları ve yorumları:

Uyuşturucu madde bulundurma suçlarındaki ayrım: Karar, uyuşturucu madde bulundurma ile uyuşturucu madde ticareti arasındaki ayrımı vurgulamaktadır. Bu ayrımın en temel belirleyici faktörü, yakalanan uyuşturucu madde miktarıdır.

Kişisel kullanım miktarı: Karar, kişisel kullanım için kabul edilebilecek uyuşturucu madde miktarının, kişinin alışkanlıklarına, kullanılan maddenin türüne ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebileceğini açıklamaktadır. Adli Tıp Kurumu’nun 1-1,5 gram esrarın günde üç kez tüketilebileceğini öne sürdüğü ifade edilmektedir.

Şahsi ihtiyaç ve ticaret amacı ayrımı: Karar, yakalanan uyuşturucu madde miktarının kişisel kullanım sınırlarını aşması durumunda, bu maddenin ticaret amacıyla bulundurulduğunun kabul edilebileceğini belirtmektedir. Ancak bu durumun kanıtlanması için somut deliller gerekmektedir.

İnsan hakları ilkesi: Karar, ceza muhakemesinin temel ilkelerinden biri olan “şüpheden sanık yararlanır” ilkesine vurgu yapmaktadır. Bu ilkeye göre, suçluluğu kanıtlanmayan bir sanığın masumiyeti korunmalıdır.

Somut olayın değerlendirilmesi: Karar, somut olayda teknik veya fiziki takip, tanık beyanı, iletişimin tespiti gibi somut ve inandırıcı delillerin olmaması nedeniyle uyuşturucu madde ticareti suçunu işlendiği yönündeki şüphenin öteye geçemediğini ifade etmektedir. Ayrıca, sanığın uyuşturucu maddeyi kişisel kullanım için aldığı yönündeki istikrarlı savunması da dikkate alınmıştır.

Sonuç olarak, bu karar uyuşturucu madde bulundurma suçlarında miktarın ve somut delillerin önemini vurgulamaktadır. Kişisel kullanım sınırlarını aşan miktarda uyuşturucu madde bulundurmanın ticaret amacı taşıdığının kanıtlanması gerektiği ve insan hakları ilkesinin ceza muhakemesinde dikkate alınması gerektiğine işaret edilmektedir.

Benzer Yazılar

Bir yorum yaz ya da soru sor