Yağma Suçu halk arasında bilinen adıyla gasp suçu, başkasının zilyetliğinde olan bir malın cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınmasıyla oluşmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun 148 ile 150. maddeleri arasında düzenlenen bu suç mağdurun malına yönelik gerçekleştirilen bir haksız eylem niteliğindedir.
Yağma suçu menkul mallara gerçekleştirilen bir eylemle olmakla birlikte gayrimenkul mallar yağma suçuna konu olamaz. Esasında failin karşısındaki kişiye cebir uygulayarak veyahut onu tehdit ederek bir malın zilyetliğini kendisine teslim etmek zorunda bırakması ile oluşan bu suçun gayrimenkul mallara konu olmaması da olağan bir durumdur. Burada suç işleyen kişinin karşısındaki kişiye yönelik hem haksız bir kazanç elde etme gayesi hem de onu mecbur bırakarak gerçekleştirmesi söz konusudur.
Yağma suçu bir nevi hırsızlığın ilave unsurlar barındıran hali olarak da düşünülebilir. Hırsızlık suçunda kişi karşısındaki kişinin malını izinsiz almış olmaktadır. Yağma da ise yine izinsiz bir kişinin malını alan kişi hem de o malı karşı tarafı tehdit ederek veyahut cebir uygulayarak almaktadır. Kısaca cebir veya tehdit kullanmak suretiyle yapılan hırsızlıkla yağma suçunun oluştuğu da söylenebilir.
Gasp eden kişinin mutlaka o malı sahiplenmiş olması da gerekmemektedir. Mağdurdan malı geçici olarak almak suretiyle kullanma kastının olması da yağma suçunu oluşturmaktadır. Bu suçta korunan hukuki değer kişinin özgürlüğü (tehdit veya cebir olması sebebiyle), vücut dokunulmazlığı, mülkiyet ve zilyetlik hakkı olarak belirtilebilir.
Yağma suçunun oluşabilmesi için bazı şartların bir arada bulunması gerekmektedir. Başkasının malının cebir veya tehdit kullanılarak alınması yağma suçunun şartlarını oluşturmaktadır. Yağma suçunun şartlarını ele alacak olursak;
Yağma suçunun en önemli unsuru hırsızlık suçunda olduğu gibi başkasına ait olan malın alınması olarak belirtilebilir. Malı alınan kişinin o malın zilyedi olması yağma suçu için yeterlidir. O kişinin mülkiyet hakkına sahip olması gerekmemektedir. Örneğin hırsızlık yaparak bir başkasının parasını çalan kişiden o parayı cebir veya tehdit kullanarak alan kişi yağma suçunu işlemiş olmaktadır. Çünkü hırsızlık yapan kişi o paranın zilyedi olmaktadır. Hırsızdan cebir veya tehdit kullanarak parayı alan kişi de yağma suçunu işlemiş olacaktır.
Cebit veya Tehdit Kullanmak
Yağma suçunun ikinci şartı ise başkasına ait malın CEBİR veya TEHDİT kullanmak suretiyle alınmasıdır.
Tehdit birçok örnekle açıklanabilecek olmakla başlıca örnekleri sıralayacak olursak kişiyi öldürmekle tehdit etmek suretiyle cebindeki paranın alınması, kişiye parayı vermezse annesinin öldürüleceğinin söylenmesi, kişinin sevgilisinin cinsel dokunulmazlığının zedeleneceğinden hareketle para istenmesi gibi. Esasında mağdur kendisinin veya başkasının hayatıyla ya da vücut veya cinsel dokunulmazlığına yapılacak saldırı ile tehdit edilmektedir. Burada ek olarak malvarlığına yönelik zarara uğrayacağının belirtilmesi de tehdit olarak kabul edilmektedir.
Cebir ise tehdide kıyasen zor kullanmayı içinde barındırmaktadır. İradeyi zorlamak tehdit olarak kabul edilirken fiziki zorlama ise cebir olarak nitelendirilmektedir. Tehdit olduğunda kişiye fiziki bir zorlama olmaksızın iradesi hedef alınmaktayken cebirde kişiye fiziki zorlama da gerçekleştirilmektedir. Her ne olursa olsun tehdit veya cebir unsurlarından birinin varlığı ise yağma suçuna sübut vermektedir.
Senet yağması TCK 148. madde ile ayrı bir şekilde düzenlenmiştir. Senet yağması tehdit veya cebir kullanmak suretiyle bir kişiden senet almak veyahut var olan senedi hükümsüz hale getirmekten ibarettir.
Yağma suçunun TCK kapsamında düzenlenen cezasına birkaç farklı şekilde bakmak gerekmektedir. Öyle ki basit yağma suçu ile nitelikli yağma suçu arasında ceza miktarı açısından fark bulunmaktadır.
Yağma suçunun basit hali esasında nitelikli haldeki şartları taşımayan hal olarak değerlendirmek gerekmektedir. Nitelikli hal sayılacak durumlar çıktığında basit yağma suçunu kişinin hiçbir silah kullanmaksızın, kendisini tanınmayacak hale getirmeden, suç örgütü üyesi olmaksızın, beden ve ruh bakımından kendisini koruyamayacak bir kişiye karşı olmadan suçu işlemesi olarak tanımlayabiliriz. Bu durumlardan biri dahi varsa suç artık nitelikli olarak adlandırılmaktadır ve ceza miktarı artmaktadır. Basit yağma suçunun cezası ise 6 yıl ile 10 yıl arasında değişmektedir.
Yağma suçunun nitelikli halinden kasıt suçun daha ağır cezayı gerektirmesidir. Basit yağma suçunun cezası 6 yıl ile 10 yıl olarak düzenlenmişken nitelikli yağmanın cezası aşağıdaki gibidir.
Bu hallerin tamamı nitelikli sayılmakta ve ceza 6 yıl ile 10 yıldan 10 yıl ile 15 yıla kadar arttırılmaktadır. Hakim nitelikli hal sayısının birden fazla olduğuna kanaat getirdiğinde suçun alt sınırı olan 10 yıldan uzaklaşarak daha fazla vermektedir. Burada alt sınır olan 10 yıl genelde tek bir nitelikli halin mevcut olmasıyla gündeme gelmektedir. Nitelikli hallerin sayısı hakimin ceza verirken takdir yetkisine etki etmektedir.
Yağma suçu aralarındaki bir ilişkiye dayanarak tahsilat amacıyla işlenirse kişinin işlediği fiilin niteliğine göre fail yağma suçundan değil tehdit veyahut kasten yaralama suçundan ceza almaktadır. Türk Ceza Kanunu madde 150 ile düzenlenen bu madde ile yağma suçunun gerçek bir hukuki ilişkiye dayanan bir şekilde işlenmeyeceği de belirlenmiştir. Yani gerçek bir hukuki ilişkiye dayanan şekilde yağma suçunun unsurları bulunsa dahi kişi yağma suçundan değil fiilin niteliğine göre tehdit veya kasten yaralamadan ceza alacaktır. Fakat hukuki ilişki gerçekten var olmalıdır. Hiçbir hukuki ilişki veyahut alacak hakkı bulunmamasına rağmen bu tür iddialar ile yağma suçu işlendiğinde kişi yağma ile cezalandırılır. Önemle belirtmek gerekir ki kişinin alacağı miktardan fazlasını alması durumunda gerçekten bir haklı ilişkileri olsa dahi kişi yağma ile cezalandırılır. Örneğin kişinin 100.000 Tl alacağı var ise karşısındaki kişiye tehdit veyahut cebir kullanmak suretiyle 150.000 TL almışsa burada hukuki ilişki var diyerek kurtulması mümkün olmayıp yağma ile cezalandırılacaktır. Örnek Yargıtay kararı aşağıdaki gibidir;
“Sanık, mağduru zorla kendi evine sokarak zorla senet imzalatmıştır. Sanığın mağdura zorla imzalattırdığı senetteki miktar, alacaklı olduğu gerçek alacak miktarından fazladır. Kendi alacağından daha fazla miktarda senet imzalattıran mağdur hakkında yağma suçu ve kişi hürriyetinin kısıtlanması hükümleri uygulanmalıdır, TCK 150/1 maddesinin kendi alacağını tahsil amacıyla gasp suçu hükümleri bu olayda uygulanamaz (Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Karar No: 2014/14108).
Teşebbüs Türk Ceza Kanunu 35. maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre; Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Teşebbüsten söz edebilmek için kasıtlı bir suç işleme kararı olmalı ve elverişli hareketle suçun icrasına doğrudan başlanmalıdır. Ayrıca failin elinde olmayan sebeplerle suç tamamlanmamalı yani suçun sonucu gerçekleşmemelidir. Burada failin elinde olan nedenlerle vazgeçmesi durumunda teşebbüsten bahsedilmeyecektir. Önemle belirtmek gerekir ki failin elinde olmayan nedenlerle suç tamamlanmamalıdır.
Yağma suçunun teşebbüs aşamasında kalması durumunda yapılacak olan indirim suçun cezasında 1/4 ile 3/4 şeklindedir. Hakinin takdir yetkisi olan bu oranlarla suç teşebbüs aşamasında kaldığı için fail indirim almaktadır. Mağdurun elinden tehdit veya cebir ile malın alınması yağma suçunun tamamlanması için yeterlidir. Fail malı aldıktan hemen sonra yakalandığı takdirde mal mağdurun zilyetliğinden çıktığı için suç tamamlanmış olmaktadır. Bu durumda teşebbüsten söz edilemeyecektir.
Malın Değerinin Az Olması Sebebiyle Ceza İndirimi
Yağma suçu değeri az olan bir mala karşı işlendiyse verilecek ceza 1/3 ile 1/2 arasında indirim uygulanarak verilebilmektedir. Burada malın değerinin azlığından kasıt ekonomik değerinin düşük olmasıdır. Yargıtayın bu hususta belirlediği kriter kişinin çok daha fazlasını alabilecek bir imkanı bulunmasına rağmen azını almış olmasıdır. Örnek verecek olursak kasasında 1 Milyon TL olan bir kişiden yağma suçunun unsurları ile birlikte 100.000 TL alınırsa burada indirim uygulanabilecektir. Fakat kişinin cebinde 100 TL var ise yağma suçunun unsurlarıyla bu 100 TL’nin tamamı alındığında değer azlığından hareketle indirim uygulanmayacaktır. Burada ekonomik değerin azlığından kasıt genel bir azlık olmayıp olayların özelinde değerlendirilebilecek bir azlıktır.
Kişinin gerçekleştirdiği fiilinden dolayı hiçbir baskı veya zorlama olmaksızın fiilin sonuçlarını telafi edecek şekilde pişmanlık duyması etkin pişmanlık olarak nitelendirilmektedir. Yani kişi suç işleme kastıyla fiili gerçekleştirebilecekken bu fiilden pişmanlık duyup vazgeçmesi etkin pişmanlıktır.
Etkin pişmanlık durumunda cezada indirim yapılmaktadır. Yapılacak indirim ise mahkeme aşamalarına göre değişmektedir. Öyle ki kişi mağdurun uğradığı zararı gidermekle etkin pişmanlıktan faydalanmaktadır. Zarar giderme işlemini dava açılmadan önce gerçekleştirdiği takdirde ceza yarı oranında indirilebilir. Fakat dava açıldıktan sonra henüz hüküm verilmeden giderirse de 1/3 oranında indirim alacaktır.
Yağma Suçunda Mağdurun Beyanının Etkisi
Yağma suçuna bakacak olursak esasında genelde tanık olmayan ortamda işlenen bir suç tipi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle de mağdur beyanı önem kazanmaktadır. Yargıtay vermiş olduğu kararlar ile de tanığın beyanının esas alınması gerektiğini birçok kez belirtmiştir. Yargılama esnasında mağdurun beyanının çürütülmesi veyahut mağdurun ifade değiştirmesi gibi şüpheli davranışlarının bulunmaması durumlarında mağdurun beyanı esas alınarak fail cezalandırılabilmektedir. Bu hususla ilgili yargıtay kararı yazımızın devamında Yargıtay kararları başlığında bulunmaktadır.
Yağma suçu şikayete bağlı bir suç olmadığından şikayete ilişkin bir süre bulunmamaktadır. Fakat bu suç türünde zamanaşımı süresi vardır. Suçun işlendiği tarihten itibaren 15 yıl geçmeden suç savcılığa mutlaka bildirilmelidir. Bu süre geçtikten sonra yapılacak bildirimde kişi zamanaşımından faydalanacak ve hakkında ceza verilmeyecektir.
Yağma suçu Ağır Ceza Mahkemelerine giren bir suç türü olmakla ceza alt ve üst sınırları ile de bir hayli önemli bir suç türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Yağma suçuna yönelik bir davanın mutlaka alanında uzman Yağma Suçu davalarına bakan Avukat ile yürütülmesi hak kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir. Ankara ve Türkiye’nin birçok ilinde yağma suçu davalarına avukat olarak bakmaktayız. Bu dava türüne yönelik hak kayıplarına uğramamak adına Ankara ilinde avukat olan Av. Akın Özbey Hukuk & Danışmanlık büromuzla iletişime geçebilirsiniz.
“Sanıklar yağmaladıkları 40 kg demir tablanın parasını kovuşturma aşamasında katılana PTT havalesiyle iade ettikleri, katılanın 02.06.2021 tarihli duruşmada, kısmi iadeden kaynaklı cezai indirime rızası olduğunu bildirdiğinin anlaşılması karşısında; … sanık hakkında soruşturma aşamasında kısmi iadenin gerçekleşmiş olması nedeniyle, daha lehe olan 5237 sayılı TCK’nın 5237 sayılı Yasanın 168/4, 168/3-1. cümlesinin indirim oranının 1/3 oranından fazla 1/2’e kadar (dahil) indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde indirim yapılmak suretiyle fazla ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 28.12.2021, 2021/23682E., 2021/20485K.)
“…15 yıllık olağan zamanaşımına bağlı olduğu ve sanığın savunmasının alındığı 10.10.2000 tarihinden 02/05/2016 olan hüküm tarihine kadar 104/2. maddesinde belirtilen 15 yıllık sürenin geçmiş bulunduğu gözetilmeden, sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeni ile düşmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi, bozmayı gerektirmiş, ”(Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 28.12.2021, 2021/24437 E.,2021/20486 K.)
“…suça sürüklenen çocuğun, katılandan para istediği, katılanın parasının olmadığını söylemesi üzerine, suça sürüklenen çocuğun katılana bıçak doğrultarak 113 TL değerindeki kol saatini zorla aldığı olayda, suç tarihi olan 18.09.2017 itibariyle paranın satın alma gücü ve günün ekonomik koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde, suça sürüklenen çocuğa verilen cezada değer azlığı indiriminin yapılması gerekir. Açıklanan nedenlerle; 5237 sayılı TCK’nın 150/2. maddesiyle suça sürüklenen çocuğa verilen cezadan değer azlığı nedeniyle indirim yapılması hususunun gözetilmemesi, bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA…” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 28.12.2021, 2021/22023E., 2021/20658 K.)
“Sanık mağdurdan 5 TL istemiş, mağdurun cebinden çok para çıkarması üzerine, sanığın “20 TL ver, benzin alacağımm, ancak yeter” demesi, mağdurun itirazı üzerine sanığın bıçak çıkartıp “seni keserim” şeklinde beyanı nedeniyle mağdurun 20 TL’yi vermek zorunda kaldığı olayda, yağma suçunda uygulanabilecek TCK 150/2 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı mahkemece araştırılmalıdır. Çünkü sanık daha çoğunu alma imkanı varken daha azını almışsa cezası 1/3’ten 1/2’ye kadar ceza indirimi uygulanacaktır “(Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Karar No: 2013/8874).
““Yağma” suçu yönünden ise, somut olayda bizzat yağma anını gören tanık bulunmamaktadır. Suçun konusu, katılan/ mağdurenin çantasından ve komidin çekmecesinden alındığı iddia edilen toplam 280.-TL paradır. Sadece fiziki paranın yağmalanması olaylarında olay anına ilişkin olarak, yağmalanan haksız kredi kartının kullanımı ve banka ATM’lerinden sahibi yerine para çekme gibi durumlarda olduğu gibi başkaca herhangi bir maddi delil de sözkonusu olamamaktadır. Yağma olayları genelde tanığı bulunmaksızın meydana gelmekte, bu nedenle mağdur beyanı ve teşhisi önem kazanmaktadır. Olayımızda da yağma anının tanığı bulunmadığı için, sanığın suç teşkil eden haksız fiilinin belirlenmesinde ve hukuki nitelendirilmesinde olayın aynı zamanda tek tanığı olan mağdurun anlatımı öne çıkmaktadır. Kaldı ki, bütün diğer delillerle, katılan/mağdurenin iddiaları birebir doğrulanmış, beyanlarının oluşa uygun bulunduğu anlaşılmış bulunmaktadır.
Hal böyle olunca; dosya içerisindeki deliller birlikte değerlendirildiğinde, katılan/mağdurenin içinde bulunulan aynı ortamdaki çantasından ve yine sanık tarafından başka parası bulunup bulunmadığı sorulduğunda gözüyle gösterdiği komidin çekmecesinden toplam 280.-TL paranın sanık tarafından alınmış olduğuna ilişkin yeterli, inandırıcı deliller bulunduğu… Yerel mahkemece, diğer iddialarına itibar edilen katılan/mağdurenin bir bütün teşkil eden beyanları bölünerek, “mağdurenin yağma suçuna ilişkin anlatımlarının kabul edilen cinsel saldırı suçuna kanıt oluşturmak ve bu iddiayı güçlendirmek amacıyla gerçekleşmiş anlatımlar olduğu” biçimindeki gerekçesinin, bir yanılgı ve hak ihlali olduğu; başkaca, savunmanın iddiaya göre hangi nedenle üstün kılındığı, mağdurun iddiasına neden itibar edilmediği karar yerinde denetime olanak verecek şekilde açıklanıp tartışılmadan, mahkumiyeti yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde yeterli olmayan gerekçeyle beraatine kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan … … vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 05.05.2016 tarihinde ilamın yağma suçundan bozmaya ilişkin 2 no’lu bölümü yönünden Başkan vekili …’in muhalefeti ve diğer yönlerden oybirliğiyle karar verildi.” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi – 2013/31417 E. 2016/4925 K.)
“ikamet ettiği apartmana girmek üzere olan katılan …’un ağzını kapatıp, elinde bulunan çantasını zorla aldıktan sonra kaçan ve kaçış esnasında yakalanmamak amacıyla katılana ait çantayı yere bırakan sanığın eyleminin, tamamlanmış yağma suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması bozmayı gerektirmiş” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi T. 17.04.2019, 2016/5394 E., 2019/2519 K.)
“suça konu bileziklerin evlilik birliği içerisinde sanık tarafından borçla alınarak mağdureye verildiği, sanık müdafisinin temyiz dilekçesinde de belirttiği üzere bu bileziklerin yatırım amacıyla alındığı, daha sonra sanığın borçları ödemek için bilezikleri geri istemesine rağmen mağdurenin iade etmediği hususları göz önünde bulundurulduğunda, suça konu bilezikler üzerinde sanık ile mağdure arasında alacak hakkı doğuran bir hukuksal ilişkinin bulunduğu ve bu hâliyle sanık hakkında TCK’nın 150. maddesinin 1. fıkrasının uygulanması gerektiği kabul edilmelidir” (Ceza Genel Kurulu – K.2021/395).
“Sanığın, müştekiye omuz atıp sendeleyen müştekinin omzunda asılı duran çantayı alıp kaçtığı sırada peşine düşen tanıklar tarafından yakalanacağını anlayarak çantayı yere attığı olayda, sanığın çantayı almasıyla eylemin tamamlandığı gözetilmeden teşebbüsten hüküm kurularak eksik ceza tayin edilmesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır “(Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Karar: 2018/248).
Yağma ile Konut Dokunulmazlığının İhlali nedeniyle ayrı ayrı ceza verilemez
“Fail konuta girerek nitelikli yağma suçu işlemiş ve mağduru da öldürmüştür. Faile hem nitelikli yağma suçundan hem de konut dokunulmazlığını ihlal suçundan ceza verilmiştir. Konut dokunulmazlığını ihlal suçu gasp suçunun nitelikli halinin unsurudur. Bu nedenle faile yalnızca nitelikli gasp suçundan ceza verilmesi gerekir, konut dokunulmazlığını ihlal suçundan fail ayrıca cezalandırılamaz” (Yargıtay 1. Ceza Dairesi – Karar No: 2015/1738).
“Başkasına ait alacağın tahsili amacıyla yağma suçu işlenmesi halinde TCK 150/1 hükümleri uygulanamaz. TCK 150/1 maddesi hükümlerinin uygulanabilmesi kişinin kendi alacağını tahsil amacıyla hareket etmesi gerekir. Başkasının alacağını tahsil etmek için cebir ve tehdit kullanan kişi gasp suçu hükümleri gereği cezalandırılması gerekir” (Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Karar No: 2015/1055).
Alacak Hakkı Olan Miktardan Fazlası Üzerine Senet İmzalatma
“Sanık, mağduru zorla kendi evine sokarak zorla senet imzalatmıştır. Sanığın mağdura zorla imzalattırdığı senetteki miktar, alacaklı olduğu gerçek alacak miktarından fazladır. Kendi alacağından daha fazla miktarda senet imzalattıran mağdur hakkında yağma suçu ve kişi hürriyetinin kısıtlanması hükümleri uygulanmalıdır, TCK 150/1 maddesinin kendi alacağını tahsil amacıyla gasp suçu hükümleri bu olayda uygulanamaz (Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Karar No: 2014/14108).
“.. cüzdanı tamamen cebinden çıkarılınca arkasını dönüp baktığını ve cüzdanı elinde bulunan şahsın elini tuttuğunu, cüzdanını almak için çektiğini, ancak şahsın direterek burnuna kafa atıp saldırdığını, başını koltuk altına alarak sıktığını, tramway durağında görevli sivil polislerin müdahale ettiğini, kargaşa esnasında şahsın cüzdanını yere attığını, polislerin yerdeki cüzdanını aldıklarını ifade etmesi ve olay tutanağında da sanığın yakalanma esnasında elindeki cüzdanı yere attığının görüldüğünün belirtilmesi karşısında sanığın eyleminin yağma suçunu oluşturduğu gözetilmelidir” (Yargıtay 13. Ceza Dairesi – Karar : 2017/8088).
“suça konu telefonu alıp sokağa kaçan sanığın, kesintisiz takip sonucu kendisini yakalayan tanığı silahla tehdit edip kaçması şeklindeki eyleminin, işyerinde hırsızlıkla başlayıp sokakta yağmaya dönüştüğünün anlaşılması karşısında; eyleminin 5237 Sayılı T.C.K.nın 149. maddesinin 1. Fıkrasının (a) bendine (silahla yağma suçu) uyduğu gözetilmeden koşulları oluşmayan ( d ) bendine de uyduğu kabul edilip temel cezanın alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle belirlenip yazılı biçimde karar verilmesi hukuka aykırıdır “(Yargıtay 6. Ceza Dairesi – Karar: 2011/6426).
“İştirak halinde işlenen yağma suçunda faillerden yalnızca birinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması, bunu bilen tüm suç ortakları bakımından 5237 sayılı Kanun’un 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen nitelikli halin uygulanması için yeterli olduğu… sanıklar haklarında 5237 sayılı Kanun’un 149 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde düzenlenen nitelikli hallerin uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmamıştır “(Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2023/16749 E. , 2023/12181 K.).